Ana Sayfa > İngilizce > dilbilgisi
logo
Comparisons
 Kıyaslamalar
similiar(adj.)  benzer different(adj.)
 farklı
similarity(n.)
 benzerlik
difference (n.)
 fark
  We are the same.
 Aynıyız.
  This painting is similiar to this one.
Bu resim buna benziyor.
  They are different.
 Farklılar.
  American English is different from British English.
Amerikan İngilizcesi Britanya İngilizcesinden farklıdır.
alike(adj.)
 benzeyen
like (prep.)
 benzer / gibi

Like bir edat görevi görüyor. Her zaman bir nesneyle birlikte kullanılması gerekiyor.

  Your brother is like you.
 Erkek kardeşin senin gibi.
  What is your father like?  Baban nasıl ki?
  They are alike.
 Benziyorlar.
appearance
 görünüş
seem
 gibi görünmek
appear
 gözükmek
look  görünmek
  They appear to be different.
 Farklı gibi gözüküyorlar.
  They seem to be almost the same.
 Nerdeyse aynı gibi görünüyorlar.
  They look similiar to me.  Bana benzer görünüyorlar.

more.. less.

  John eats more than Jason.
 John, Jason'dan daha çok çalışıyor.
  Jason eats less than Greg.
 Jason, Greg'den daha az çalışıyor.
  John eats the most.
 En çok çalışan John.

as ... as ...

  Will is as old as Jeff.
 Will'in yaşı Jeff'inki kadar büyüktür.
  Joseph is as strong as Daniel.
 Joseph, Daniel kadar güçlü.
  Linda isn't as old as Patricia.
 Linda, Patricia kadar yaşlı değil.

Adverbs are equated and compared in the same way.

  Mark runs as quickly as Kenneth.
 Mark, Kenneth kadar hızlı koşabiliyor.
  Paul doesn't walk as slowly as Karen.
 Paul, Karen kadar yavaş yürümüyor.
  Anthony doesn't speak as well as Dorothy.
 Anthony, Dorothy kadar iyi konuşamıyor.

Just and almost are used in affirmative sentences. Quite is used in negated sentences.

  I'm just as strong as you.
 Ben en az senin kadar güçlüyüm.
  He's almost as mean as George.
 Nerdeyse George kadar adidir.
  He isn't quite as friendly as my brother.
 Erkek kardeşim kadar arkadaşça değildir.
  She isn't quite as tall as Elizabeth.
O Elizabaeth kadar uzun değil.