She lost a lot of weight while on her diet, but then she gained it back. O diyetteyken çok kilo verdi; fakat sonra hepsini geri aldı.
fat
şişman
obese
obez
obesity
obezite
chubby
balık etli
plump
tombul
She gained five pounds over the Thanksgiving holiday. O Şükran Günü tatilide iki kilo aldı.
to fatten *
* şişmanlamak
*used in a joking, jocular manner
You're too skinny. We need to fatten you up. Çok sıskasın, sana kilo aldırmamız lazım.
Looks
Görünüş
handsome
yakışıklı
beautiful
güzel
beauty
güzellik
cute
sevimli
attractive
çekici
good-looking
iyi görünümlü
gorgeous
muhteşem
pretty
güzel
ugly
çirkin
homely
sade
plain
unattractive
çirkin
Beauty is in the eye of the beholder. Güzellik görenin gözündedir.
Remember that the most beautiful things in the world are the most useless; peacocks and lilies, for example. - John Ruskin Dünyanın en güzel şeylerinin en yararsızları da olduğunu unutmayın, tavus kuşları ve zambaklar gibi. - John Ruskin