stain remover |
leke çıkarıcı |
starch |
nişasta |
wring out |
suyunu sıkmak |
bleach |
çamaşır suyu |
Do the laundry.
Çamaşırları yıka.
You should wash the whites and darks separately.
Beyazları ve koyu renklileri ayrı yıkamalısın.
I need to do a wash.
Çamaşır yıkamam lazım.
I'm going to do a load of laundry. Does anyone have any darks?
Çamaşır yıkayacağım. Koyu renkli yıkanacak çamaşırı olan var mı?
The stain remover will get rid of that ketchup stain.
Leke çıkarıcı o ketçap lekesini çıkartır.
Wring it out and hang it up to dry.
Sık ve kurutmak için as.
Hang the clothes out to dry.
Kıyafetleri kurutmak için as.
Hang up your shirts in the closet.
Gömleklerini dolaba as.
Fold the clothes.
Kıyafetleri katla.
iron |
ütü |
wrinkle |
kırışıklık |
wrinkled |
kırışık |
crease |
buruşık |
dry-cleaner |
kuru temizleme |
I need to iron your shirt. It's a bit wrinkled.
Gömleğini ütülemem lazım. Biraz kırışık.
shrink - shrank - shrunk |
çeker - çekti - çekti |
stretch out |
esnemek |
fade |
solgun |
wear out |
eskitmek |
My shirt doesn't fit anymore. It shrank in the wash.
Gömleğim artık olmuyor. Yıkamada çekti.
Your underwear has shrunk.
İç çamaşırın çekti.
The elastic in my socks is stretched out.
Çoraplarımdaki elastik esnedi.
Your clothes are getting worn-out. The perfect excuse to go shopping!
Kıyafetlerin eskiyor. Alışverişe gitmek için mükemmel bir bahane!
inside out |
ters yüz |
upside down |
alt üst |
Your shirt is on backwards and inside out!
gömleğin geriye doğru ve ters yüz olmuş!