wake |
dümen suyu |
stowaway |
kaçak yolcu |
to sail |
yelken açmak |
to row |
kürek çekmek |
We set sail for the Caribbean.
Karayiplere doğru yelken açtık.
Is everyone on board?
Herkes bindi mi?
Take the helm.
Dümeni al.
They normally throw stowaways overboard.
Normalde kaçak yolcuları gemiden atarlar.
port |
liman |
port of call |
uğranılacak liman |
Drop anchor.
Çapa at.
to moor |
abosa etmek, demir atmak |
Pull up alongside the ship.
Geminin yanına çek.
After we surrendered, the pirates moored their vessel to ours.
Teslim olduktan sonra korsanlar kendi taşıtlarını bizimkine abosa ettiler.
ballast |
safra |
seasick |
deniz tutması |
to sink - sunk |
batmak - battı |
We're sinking. Throw some ballast overboard.
Batıyoruz. (Denize) safra atın.
Hard to port!
İskele alabanda!
Hard to starboard! Reverse engines.
Sancak alabanda! Motoru tersine hareket ettir.
All hands on deck!
Herkes iş başına!
Attention. The admiral is on the bridge.
Dikkat. Amiral kaptan köşkünde.