cellar |
kiler, mahzen |
basement |
bodrum |
guest room |
misafir odası |
study |
çalışma odası |
We live in a three bedroom house.
Üç yatak odalı bir evde yaşıyoruz.
Make yourself at home.
Kendini evinde hisset.
Guests, like fish, begin to smell after three days. - Benjamin Franklin
Misafirler, balıklar gibi, üç günden sonra kokmaya başlarlar. - Benjamin Franklin
Staying at their place for a month was a little too much. We wore out our welcome.
Onların evinde bir ay kalmak biraz fazlaydı. Misafirperverliklerini zorladık.
I was in the neighborhood and I thought I would stop by for a visit.
Mahalledeydim ve uğrayayım dedim.
upstairs |
yukarı kat |
downstairs |
aşağı kat |
apartment |
daire |
condo / condominium |
apartman dairesi |
efficiency |
verimlilik |
studio |
loft |
çatı katı |
penthouse |
çatı katı, teras katı |
roommate |
ev arkadaşı |
homebody |
eve düşkün, ev kuşu |
homeless |
evsiz |
furniture |
mobilya |
furnished |
mobilyalı, eşyalı (ev) |
unfurnished |
mobilyasız (ev) |
I'm looking for a furnished apartment.
Eşyaşı bir ev bakıyorum.
entry hall |
Hol, antre |
balcony |
balkon |
Ring the doorbell.
Zili çal.
Knock on the door.
Kapıya vur.
The police banged on the door.
Polis kapıya şiddetle vurdu.
Lock the door.
Kapıyı kitle.
Unlock the door.
Kapının kilidini aç.
Close the door.
/
Shut the door.
Kapıyı kapat.
Slam the door.
Kapıyı çarp.
Turn the door knob.
Kapı topuzunu çevir.
The door was wide open.
Kapı tamamen açıktı.