thrifty |
tutumlu |
stingy |
eli sıkı |
cheap |
cimri |
big spender |
bonkör |
expense |
masraf |
expensive |
pahalı |
to save |
biriktirmek |
to spend - spent |
harcamak - harcadı |
I'm thrifty, but my wife is a big spender. As a result we're poor.
Ben tutumluyum; ana karım bonkördür. Bu yüzden fakiriz.
Our family made out a budget, but we didn't stick to it.
Ailemiz bir bütçe yaptı; ama biz ona uymadık.
greed |
aç gözlülük |
greedy |
aç gözlü |
generosity |
cömertlik |
generous |
cömert |
banker |
bankacı |
(bank) account |
(banka) hesabı |
deposit |
mevduat |
balance |
bakiye |
interest rate |
faiz oranı |
transaction |
işlem |
funds |
fonlar |
statement |
bilanço |
fee |
ücret |
PIN (number) |
şifre |
withdrawal |
para çekmek |
to deposit |
para yatırmak |
to withdraw |
çekmek |
I earn 2% interest thanks to my savings account.
Birikim hesabım sayesinde %2 faiz kazanıyorum.
I would like to deposit $100 into my account.
Hesabıma 100$ yatırmak istiyorum.
I withdrew enough money to pay the rent.
Kirayı ödeyecek kadar para çektim.
You forgot to sign the check.
Çeki imzalamayı unuttun.
She transferred money into her checking account.
Çek hesabına parayı aktardı.
bounced check |
karşılıksız çek |
I overdrew my account and I had to pay an overdraft fee.
Hesabımdan fazla çekim yaptım ve fazla para çekme ücreti ödemek zorunda kaldım.
loan |
borç |
mortgage |
ipotek |
bill |
fatura |
invoice |
fatura |
overdue |
geç kalmış |
debt |
borç |
to owe |
borçlı olmak |
to borrow |
ödünç almak |
to lend |
ödünç vermek |
You owe me $5. You better pay up.
Bana 5$ borcun var. Ödesen iyi olur..
The late fee is $25 on this account.
Bu hesaptaki gecikme ücreti 25$.
I want to pay off my credit cards, but I can't.
Kredi kartı borcumu ödemek istiyorum; ama yapamıyorum.
The payment is due tomorrow.
Ödemenin vade tarihi yarın.
Your account is in good standing.
Hesabın iyi halde.
Your account is overdue.
Hesabının süresi geçmiş.
She missed several payments and it hurt her credit rating.
O birkaç ödemeyi yapmadı ve bu onun kredi notunu düşürdü.
What's the exchange rate?
Döviz kuru ne?
The sales tax is 9% here.
Satış vergisi burada %9.
Have you paid your income tax?
Gelir vergini ödedin mi?
will |
vasiyet |
inheritance |
miras |
She inherited all of her husband's money - after killing him.
O kocasının tüm mirasını aldı - onu öldürdükten sonra
We spent the inheritance and then all my savings on medical bills.
Mirası ve tüm birikimimi hastane faturasına harcadık
My mother disinherited me because I married David.
Annem David ile evlendiğim için beni mirasından çıkardı.
last will and testament
son arzu ve vasiyet