By Headexplodie
appliance |
(mutfak) gereçleri, aletleri |
Do the dishes.
Bulaşıkları yıka
Rinse the glass.
Bardakları çalkala
Load the dishwasher.
Bulaşık makinasını doldur
Unload the dishwasher.
Bulaşık makinasını boşalt
Dry the dishes.
Bulaşıkları kurula
to spoil |
çürümek, bozulmak |
We better eat the leftovers soon. Otherwise they'll spoil.
Artan yemekleri yakın zamanda yemeliyiz, Yoksa bozulacaklar.
The fish went bad. We should have eaten it last week.
Balık bozulmuş. Onu geçen hafta yemeliydik.
to freeze |
dondurmak |
to thaw |
çözdürmek |
Let's thaw out the meat for dinner.
Akşam yemeği için eti çözdürelim.
counter |
tezgah |
cabinet |
dolap |
Wipe the counters.
Tezgahı sil.
sharp |
keskin, sivri |
dull |
kör |
blunt |
kör |
Sharpen the knife.
Bıçağı bile.