meal |
yemek |
feast |
ziyafet |
five course meal |
beş çeşit yemek |
appetizer |
iştah açıcı |
the main course |
ana yemek |
dessert |
tatlı |
breakfast |
kahvaltı |
lunch |
öğle yemeği |
supper |
akşam yemeği |
dinner |
akşam yemeği |
snack |
aperatif, atıştırma |
junk food |
abur cubur |
If you snack between meals, you might gain weight.
Öğünler arasında atıştırırsan, kilo alabilirsin.
taste |
tat |
flavor |
lezzet |
tasty |
lezzetli |
flavorful |
lezzetli |
delicious |
lezzetli, nefis |
Your soup tastes delicious.
Çorban çok lezzetli.
sweet |
tatlı |
sour |
ekşi |
salty |
tuzlu |
bitter |
acı |
hot |
sıcak |
spicy |
baharatlı |
The dish is very hot.
Bu yemek çok sıcak (acı)..
It's spicy
Bu baharatlı..
edible |
yenilebilir |
inedible |
yenilemez |
fresh |
taze |
stale |
bayat |
The chips are stale.
Cipsler bayat.
Yuck! This food is barely edible.
İğrenç! Bu gıda, zar zor yenilebilir.
nutritious |
besleyici |
nutrition |
beslenme |
malnutrition |
yetersiz beslenme |
nourishing |
besleyici |
vegetarian |
vejetaryen |
vegan |
vegan |