The Bedroom - Continued
bedding | yatak takımı |
bedside table |
koodin |
bedspread |
yatak örtüsü |
quilt |
yatak örtüsü |
pillow case |
yastık kılıfı |
cozy adjective |
rahat |
comforter |
yorgan |
Make the bed.
Yatağı topla.
The bed is unmade.
Yatak dağılmış.
Did you sleep well?
İyi uyudun mu?
I slept like a log.
Kütük gibi uyudum.
No, I really didn't sleep well. I tossed and turned all night.
Hayır, hiç iyi uyuyamadım. Gece boyu dönüp durdum. .
sleepiness |
uykulu olma |
sleepy |
uykulu |
drowsy |
uyuşuk |
The medication made her drowsy.
İlaç onu uyuşuk hale getiriyordu.
He dozed off during the movie.
Film sırasında içi geçti.
She fell asleep at the wheel.
Direksiyon başında uyuyakaldı.
I'm going to take a nap. Wake me up when something happens.
Şekerleme yapacağım. Bir şey olursa beni kaldırırsın..
I need to rest some.
Biraz dinlenmem lazım
When's your bedtime?
Senin uyku saatin nedir?
It's time to go to bed, children.
Çocuklar, yatağa gitme vakti geldi.
dream |
rüya |
nightmare |
kabus |
daydream |
hayal |
to dream |
rüya görmek |
to daydream |
hayal kurmak |
I dreamed about you yesterday.
Dün rüyamda seni gördüm.
She had a bad dream.
Kötü bir rüya gördü.
He doesn't pay attention. He daydreams during the class.
O dikkatini vermiyor. Ders sırasında hayal kuruyor.
insomnia |
uykusuzluk hastalığı |
sleepwalker |
uyurgezer |
Let's stay up tonight and watch the meteor shower!
Bu gece uyumayalım ve meteor yağmurunu izleyelim!
an early riser |
erkenci kuş |
a later riser |
geç kalkan |
He's an early riser.
O bir erkenci kuş
I'm going to sleep in tomorrow.
Yarın geç saate kadar uyuyacağım.
The alarm went off at 5 o'clock.
Alarm saat 5'te çaldı.
Be sure to set your alarm for six in the morning.
Alarmını sabah altıya kurmayı unutma.