la tâche | görev |
faire les tâches ménagères
ev işi yapıyor
une femme au foyer | bir ev kadını |
un domestique | bir hizmetçi |
le ménage | temizlik |
sortir la poubelle çöpü dışarı |
essuyer la table tablo silin |
balayer le sol zemin süpürme |
passer l'aspirateur vakum |
passer la serpillière paspas |
éponger le sol haklamak. |
éponger le lait renversé Dökülen sütü sünger ile silmek |
J'ai renversé du lait. Ben sütü döktüm. |
L'argenterie est ternie. Il faut la faire briller. Gümüş kararmış. Onu parlatmak gerekir. |
faire les toilettes Tuvalete |
laver les carreaux Fayans yıkayın |
laver les vitres pencere yıkama |
On fit faire à Cosette les commissions, balayer les chambres, la cour, la rue, laver la vaisselle, porter même des fardeaux.
Cosette odaları, avlu, cadde, yıkama yemekler, aynı yükleri taşımak süpürmek için, sağa sola gönderilip yapıldı.
recycler | geri dönüştürmek |
C'est recyclable?
Bu geri dönüştürülebilir mi?